Ah bu söz verip de tutamamalar… Nasıl mahcubum bilemezsiniz. Halbuki o kadar çok seviyorum ki yazmayı, burada olanları size detaylıca anlatmayı. Keşke bana da zamanında birileri anlatsaymış diyorum içimden:) Sizlerden bu yazıları okuyup da tekrar heveslendiğinizi söyleyen mesajlar alınca, hayatımda hissetmediğim farklı bir mutluluk yaşıyorum. Ama gelin görün ki dandik yazılar yazmamak için hep boş vakit kolluyorum ve o vakit hiç gelmiyor. Evet gerçekten o kadar yoğun burası ( korkmayın hiç kötü değil keyifli bir yoğunluk ve yorgunluk). Haydi kaldığımız yerden devam edelim ne dersiniz?
PS: Konuya girmeden önce sizlere “Youtube kanalım (captain burcu)” hakkında bilgi vermek istiyorum. Böyle yazınca çok komik oldu- adeta bir “Youtuber” cümlesi gibi. Yazmanın aksine, kameraya bakarak konuşmak o kadar haz vermiyor olsa da, DLR 1 modüllerinin, sürecin daha net anlaşılabilmesi için bu kanalda videolar paylaşıyorum. Evet fikir sizlerden gelmişti ve ben çok geç kaldım bunu yapmak için ancak yine de bunun için sizlere teşekkür ediyorum:) Yakında da sıklıkla gelen sorulara cevap verdiğim, buradaki derslerin içerikleriyle ilgili kısa açıklamalar yaptığım videolar yayınlayacağım. Dilerseniz süreç ile ilgili bilgileri oradan da takip edebilirsiniz.
Son yazımda birlikte Isparta’yı tanımıştık ve akademiye başladık. O günden bu yana neler oldu peki? İlk dersimiz olan “Human Performance and Limitations” dersinden sonra “Air Law”, ardından ünlü “Mass and Balance” ve son olarak nam-ı diğer “Meteoroloji” derslerini gördük. Tıpkı üniversite yıllarında olduğu gibi burada da üst filolardan veye mezun kişilerden, dersler ve hocalar hakkında birçok farklı yorum alacaksınız. Üstün körü dinlemekten zarar gelmeyecek hatta ufak da olsa faydası olacak olsa da kendinizi yorumlara çok kaptırmanın negatif etkileri olacağını söyleyebilirim. Örneğin: Benim kulağıma “Mass and Balance” ve “Meteoroloji” derslerinin çok zor oldukları hakkında duyumlar gelmekteydi. Gelin görün ki durum hiç de öyle olmadı. Hatta ve hatta bu dersleri işlerken gerçekten buraya pilot olmaya geldiğinizi hatırlıyor ve daha da heyecanlanıyorsunuz. Mass and Balance dersinde, mesleğe başladığınızda da yapacağınız hesaplamaları öğrenirken, Meteoroloji dersinde ise bir ömür boyu kullanacağınız tüm meteorolojik bilgilere giriş yapıyorsunuz. Benim gibi önceden merak edip de “Metar” , “Taf” raporlarını araştırmış kişiler için dersin bu bölümü oldukça tatmin edici olacak. Sonunda o “Mors Alfabesi” tadındaki kodların ne anlama geldiklerini çözebiliyor olmak gerçekten insanda bir tatmin duygusu yaratıyor.
Burada yaşarken derslerin yanı sıra yeni yaşamınız ile ilgili de sürekli bir şeyler öğreniyorsunuz. Gerek nerede ne yenir?, gerek eşyalarınızı nerede, nasıl yıkar/yıkatırsınız gibi normal hayatınızda aklınıza gelmeyebilecek durumlar, burada bir hayli önemli oluyor. Bunların yanı sıra da önceki yazımda bahsedeceğimi belirttiğim bir “badilik” olayı var.
Buddy yani badi sistemi aslında özellikle askerliğini tamamlamış erkeklerin daha tanıdık oldukları bir kavram. Kendi filonuzdan seçeceğiniz bir kişi ile badi olarak tanımlamnıyorsunuz. Peki neden? Bu soruyu ilk sorduğumda bana verilen yanıtta, badilerin birbirlerinin herşeylerinden sorumlu oldukları, bu nedenle iyi seçim yapmamız gerektiği söylenmişti. Biz Isparta’da tek kişi olarak konaklama yaptığımız için badi kavramı belki de hayatlarımızın (şu an için) çok ortasında bulunan bir kavram olmayacaktı ancak örneğin Aydın’da eğitim alan arkadaşlarımız 2 kişi konakladıkları için badiliğin önemini gelin siz düşünün. İyi güzel de daha hiç kimseyi tanımazken, nasıl olup da kendimize uygun olan badiyi seçecektik? Açıkçası bu durum beni ilk duyduğumda oldukça germişti. Çünkü özellikle simülatöre geçtiğiniz zaman, her adımınızı badinizle birlikte atmanız gerekecek (söylenene göre). Birbirlerinizin hatalarını birbirinize söylemeniz gerekecek ve bunun sorumluluğu size ait olacak. Doğal olarak iyi anlaşabildiğiniz, aynı zamanda iyi ve verimli çalışabildiğiniz, birbirinize güvenebildiğiniz, aynı dilden konuşabildiğiniz, yapıcı eleştiriler ile birbirinize katkı sağlayabileceğinize inandığınız ve yanında huzursuz/gergin olmayacağınız kişilerle badi olmayı seçmek çok mantıklı. İyi ama asıl soru hala masada. Kimseyi tanımıyorum ki ben? Nasıl olucak? İşte burada ben hayatımı kaderin ellerine bıraktım:) Normalde bana sürekli kelek yapan hayat, bakalım bana nasıl bir sürpriz yapacaktı:) (Şaka bir yana meslekte her çeşit kişi ile çalışmak ve sinerjiyi sağlayarak emniyetli uçuşlar gerçekleştirmek zorundasınız. Sizi iyi bir pilot yapacak olan özelliklerin başında belki de bu gelecektir. Bu yüzden de belki ben badimi kendim seçmedim veya gidip önceden konuşarak bu duruma karar verdiğim biri olmadı) Ancak… “Asa beni seçti :)”
Filonuza geldiğinizde genelde herkes oldukça heyecanlı ve sıcak kanlı oluyor. Doğal olarak kimlerle daha yakın arkadaş olacağınızı zaman belirliyor. Zamanla hiç tanımadığınız kişileri tanıma fırsatı bulup oldukça sevip, saydığınız kişilere denk geliyorsunuz. Ama eğer benim gibi şanslı olur ve tüm olumlu enerjinizle buraya gelir iseniz, ennn yakın arkadaş olacağınız kişi “badiniz” olabilir:)
Tabi şimdi bu durum sizi germesin çünkü ilerde anlaşarak badinizi değişebilirsiniz. Ayrıca buradayken de sürekli olarak beraber takılmak zorunda değilsiniz. Keza bu şekilde yapanlar da var, bizim gibi çok iyi arkadaş olup her şeyi birlikte yapan da. Eveet badimizi de seçtiğimize göre yavaş yavaş okul başladıktan sonra neler yaptık ve ilk 4 dersimizin ATPL sınavları nasıldı? onlara geçeyim.
ATPL sınavları pilot olabilmeniz geçmeniz gereken 14 dersten, bilgilerinizin test edildiği sınavlar topluluğu aslında. Benim şansıma ilk girdiğim sınavlar, evimde “Ankara’da” gerçekleşti. Bu nedenle diğer arkadaşlarıma göre daha huzurlu olabildim süreç boyunca. Evi burada olmayan arkadaşlarım ise okulun da desteğiyle Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne yakın bir otelde konakladılar.
Sınavlar için yine okul tarafınıza bir miktar para yatırıyor ve belirlenen tarihte Sivil Havacılığın sitesine girerek ders ve sınav saati seçimlerinizi yapıyorsunuz. Açıkçası yer kalmıyor, hemen sınıflar doluyor diye bizi öylesine korkutmuşlardı ki biz heralde ilk 20 saniyede bütün sınavları seçmiş bulunduk. Size tavsiyem, seçim ekranı açılmadan önce hangi güne hangi dersi alacağınızı ve öğleden önce / sonra tercihlerinizi bir kağıda yazarak hazır olun. Sınav tarihleri seçildikten sonra şimdi çalışma maratonu zamanı. İşte burada işler biraz farklılaşacak. Sizlere ilginç şeyler söyleyeceğim:) ( bize ilginç gelmişti)
ATPL sınavları için çalışabileceğiniz bir soru havuzu var. Bu havuz, her ders için tanımlanmış belirli soru sayılarından oluşan bir soru bankası. Uçan Akademi, ATPL Campus ve tester (Mac’ler çalışmıyor) gibi farklı kaynaklarda yer alan bu soru bankalarından çalışarak sınavlara hazırlanabiliyorsunuz. Peki sınavdaki sorular, soru bankasında yer alan soruların benzerleri mi ? Hayır, birebir aynısı. Bu durumda aklınıza şu soru geliyor elbet: “Eee o zaman herkes ezberler ve geçer?” Evet bunu da yapabilirsiniz. Seçim size kalmış.
Burada size belirli kaynaklardan kitaplar veriliyor. Ek olarak hocalarınızın verdiği slaytlar ellerinizde olacak. Tabi buna ek olarak da Youtube derya deniz. Bu mesleğe baş koyduysanız zaten her detayını öğrenmeye meraklı, her şeyiyle ilgilisinizdir. Doğal olarak soruları kaynaklardan ezberleyip sınavları geçseniz bile (ki gerçekten bazı sorular konuyu ne kadar iyi bilirseniz bilin yapılmıyor) ders konularına mutlaka çalışıp neyin ne olduğunu öğrenmeye çalışın. Çünkü burada alacağınız sınıf eğitimi size güzel bir giriş yaptırsa da kalifiye bir pilot olabilmek, yarın öbür gün kokpitte kaptanınızın soracağı sorulara yanıt verebilmek hatta ve hatta acil bir durumda gerekeni yapabilecek kapasiteye sahip olabilmek için kendiniz, daha fazlasını yapmalısınız. Kısacası ATPL sınavlarını hiç dert etmeyin. Soru bankasından sınav öncesi yapacağınız çalışmalar size fazlasıyla yeterli olacaktır. Ama konu çalışırken göreceksiniz ki hiç bir zaman yetmiyor. Daha fazla bilgi öğrendikçe dahası da geliyor. Öğrendikçe aslında ne kadar az bildiğinizi fark ediyorsunuz. Bu nedenle bırakın sınavlarınız 100 gelmesin ama bir uçağın motorunda ne olup bittiğini bilmez halde olmayın. Bir de ufak bir kişisel tavsiye: Bugüne kadar araba motorlarına hiç ilgi duymadıysanız veya bilmiyorsanız (yani pistonlu motorlar) bu derse girmeden önce biraz öğrenmeniz faydalı olacaktır. İlk kez görenlerin söylediklerine göre anlaşılması zor oluyormuş. Konu ile ilgili Youtube’da çok güzel videolar bulabilirsiniz.
Biraz da sınav günü ve yeri ile ilgili bilgi vereyim. Benim için oldukça şaşırtıcı olan sınav yeri deneyimi eminim sizleri de şaşırtacaktır. Henüz sadece Ankara’yı tecrübe edebildiğim için burası üzerinden gideceğim. Öncelike sınav yeri “Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü” binasının içinde, yeri ise Maltepe’de. Maltepe metrosunda indiğinizde tam olarak önünde iniyor olacaksınız. Merkez ile ilgili olumsuz olan şey ise sınav saatinizi seçmiş olmanız, sınava o saatte gireceğiniz anlamına gelmiyor. Ne yazık ki duruma göre 2-3 saat bekleme salonunda bekleyebiliyorsunuz. Bardağın dolu tarafı; o arada bir sürü soruya bakma şansınız oluyor. 1 adet sınav salonu olduğu için içerden birileri çıktıkça isimler okunuyor ve sıranız geldiğinde içeri giriyorsunuz. Seçeceğiniz bir ekrana oturduktan sonra TC kimlik numaranızı girerek sınava başlıyor, çözmeyi bitirince de kaydet diyip çıkıyorsunuz. Sınavları ister aynı güne, ister 1 güne 2 sınav, ister her güne 1 sınav şeklinde ayarla hakkına sahipsiniz. Bir sonraki sınav dönemimiz İstanbul’a denk geleceği için o tecrübemi de sizlerle paylaşacağım.
Umarım sizler de bu süreci başarıyla tamamlamış ve artık akademiye başlama aşamasına gelmiş olarak bu yazıyı okuyorsunuzdur. Sürecin o stresli gergin aşamalarından sonra inanın burada karşılacağınız hiç bir senaryo, o kadar zorlayıcı olmayacak. En azından bu zamana kadar edindiğim tecrübelerim hep bu yönde.
Bir sonraki yazımda şimdiye kadar gördüğüm derslerin kısa bir tanıtımını ve ders içeriklerini sizlerle paylaşacağım.
Tutkularınızdan vazgeçmediğiniz günler dileğiyle;
bd