Bir süredir filo bekleme sürecinin uzaması ile birlikte kendimde ufak bir yorgunluk hissettim. Ancak sizden aldığım güzel mesajlar beni tekrar iş başına getirmeye fazlasıyla yetti. Deyim yerindeyse birbirimize moral ve güç verme durumumuz karşılıklı bir döngü haline geldi. Bunun için teşekkürü sizlere bir borç bilirim. Gelelim konumuza 🙂
CRM sürecine hazırlanırken okuduğum Kaptan Pilot Menderes Çakıcı’nın kaleme aldığı “Havada Kalan Sorular” isimli kitaptan esinlerek Webtekno için yazdığım bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu kitap, benim hem birçok konuda kişisel merakımı giderdi hem de mülakatlara hazırlanırken kafamda oluşan sorulara cevap bulmam için yardımcı oldu. Havacılığın, sektörde çalışmayan insanların da oldukça ilgisini çeken bir konu olması nedeniyle okuyuculardan da oldukça ilgi görmüştü. İkinci bölümünü de hazırladığım yazı dizisinde, merak edilen soruların yanıtları yer alıyor. Keyifli okumalar…
Havacılık yıllar yılı oldukça popüler bir konu olmayı sürdüren, insanların daima ilgisini çeken bir konu olmayı başarmıştır. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte üretilen gelişmiş yolcu uçakları, güvenli ulaşım konusunda bir numara olsalar da yolcuların akıllarına çeşitli sorular gelmesine mani olmuyorlar.
Bir yolcu olarak, uçağın kontrolü ve uçuşun gidişatı ile ilgili yapabileceğiniz pek fazla bir şey olmasa da bu durum, kafanızda soru işaretlerine tam olarak cevap veremez.
Tonlarca ağırlıktaki bir makinenin, binlerce metre yukarıda, içinde insanlarla birlikte uçabiliyor olması doğal olarak bazı kişilerde tedirginliğe neden olabiliyor. Bu nedenle yolcuların akıllarına uçaklarla, uçuş esnasında gerçekleşebilecek senaryolar geliyor.
Yolcular tarafından havacılık ile ilgili en çok merak edilen soruları, yanıtları ile birlikte sizler için derlemeye çalıştım. Buradaki bilgilerin asıl kaynağı “Havada Kalan Sorular” kitabıdır. Mutlaka edinmenizi ve okumanızı tavsiye ederim. Hem eğlenceli hem de bilgilendirici bir kitap.
1. Kaptan pilot ve yardımcı pilot arasında ne fark vardır? Yardımcı pilot uçağı uçurabilir mi?
Yolcu uçaklarında güvenlik nedeni ile iki pilot yer almaktadır. Uçağı bir pilot yalnız başına uçurabilir fakat uçuş esnasında özellikle iniş ve kalkışlarda, pilotların iş yükü oldukça fazladır. Bu nedenle kokpitte her iki pilot arasında görev dağılımı yapılır. Pilotlardan biri uçağın uçurulmasından sorumlu olurken, diğer pilot uçağın tüm iletişiminden ve göstergelerin izlenmesinden sorumlu olur. Bu görev dağılımına kaptan pilot karar verir. Kaptan pilot uçağın tüm sorumluluğuna sahip olduğu gibi aynı zamanda yardımcı pilotun gerekli tecrübeyi edinmesine de yardımcı olur.
Bu sebeple uçağı varılacak yere giderken kaptan pilot uçuruyor ise dönüşte genellikle bu görev yardımcı pilota verilir. Temelde yardımcı pilot da kaptan pilotun aldığı tüm teknik ve diğer eğitimleri alan, uçağı tek başına da uçurabilme kapasitesine sahip kişidir. Uçuş esnasında pilotlardan birine bir şey olması durumunda, kontrolleri hemen alabilmesi ve uçuşu emniyetli bir şekilde tamamlayabilmesi için tedbir amaçlı olarak kokpitte iki pilot yer alır.
2. Pilotlar neden aynı yemeği yemezler?
Havacılıkta kurallar çok önemlidir. Oluşabilecek her türlü senaryo önceden düşünülmeye çalışılarak, tedbirler alınır. Pilotların aynı yemeği yememelerinin altında yatan sebep ise olası bir besin zehirlenmesi ihtimalidir. Pilotlardan bir tanesi bu tarz bir durumla karşılaşır ise diğer pilot kumandaları alarak, güvenli bir şekilde uçağı yere indirebilmelidir.
Pilotlar aynı yemeği yemedikleri gibi aynı zamanda da yemek yemezler. Uçak otomatik pilotta uçuyor bile olsa, oluşabilecek en ufak bir arızada, kontrollerin anında alınması gerekmektedir. Bu nedenle pilotlar, önceden belirlenmiş bir programa göre sıra ile yemeklerini yemekle yükümlüdürler.
3. Yolcu uçağına yıldırım düşerse ne olur?
Uçuş esnasında yolcular, kötü hava şartlarından dolayı endişe duyarlar. Bu tedirginliğin en üst düzeye çıktığı zamanlar ise yıldırımların oluşmaya başladığı zamanlardır. Uçağa yıldırım düşmesi, büyük bir faciaya yol açabilecek bir durum gibi gözüküyor olsa da gerçekte olay bu şekilde cereyan etmez. Uçakların dış gövdesi, alüminyum ile kaplanmıştır. Alüminyum, basit bir anlatımla uçağın çevresini saran bir yıldırım kalkanı görevi yapmaktadır. Bu durum sayesinde uçağa yıldırım isabet etse bile bir noktadan gelen elektrik, diğer bir noktaya iletilerek uçaktan atılmış olur.
Aslında bu durum temel bir fizik kuramından geliyor. “Faraday Kafesi” ismi ile bilinen bu fizik yasası, kapalı, metal bir kafese elektrik akımı verildiğinde, içerisinde yer alan ortamın elektrikten etkilenmeyeceğini anlatıyor. Yani kafes, içerisinde bulunan ortamı koruma altına alıyor. Bu korumanın bozulmaması için, kafese içeriden hiçbir şekilde temas edilmemesi gerekiyor.
İşte uçakların gövdesi de tam olarak Faraday Kafesi görevi görerek, içerisinde bulunan herkesi, binlerce voltluk elektrik akımına karşı koruyor. Aynı şekilde hiç kimsenin, uçağın gövdesine temas etmemesi gerekiyor.Yıldırımın oluşturduğu yüksek voltajdan dolayı, uçağa isabet ettiği noktalar bazen hasar görebiliyor ancak bu durum yolcu güvenliği açısından herhangi bir sorun teşkil etmiyor.
4. Pilotlar kokpitte yer alan onlarca düğmenin hepsinin yerlerini ve ne işe yaradıklarını biliyorlar mı?
Bu sorunun çok kısa bir yanıtı mevcut: Evet. Pilotlar çok kapsamlı eğitim ve sınavlardan geçerek lisanslarını almaya hak kazanırlar. Bunun yanı sıra meslek hayatları boyunca sürekli olarak eğitimler almaya devam ederler, simülasyonlarla deneyimlerini artırırlar.
Pilotlar, en kötü şartlarda oluşabilecek tüm senaryolara karşı pilotlar, tüm sistemlerin nasıl kontrol edileceğini, hataları nasıl giderebileceklerini, kokpitte yer alan tüm düğmelerin nerede olduklarını ve ne işe yaradıklarını bilirler. Yıllar içerisinde kazanılan deneyim ile pilotlar tıpkı bir refleks kazanmış gibi otomatik olarak uçakta yer alan her detayı kullanabilme kapasitesine sahip hale gelirler.
5. Pilotlar uçuş esnasında uyurlar mı?
Pilotların da belirli çalışma saatleri ve daha emniyetli uçuşlar için yapılandırılmış programları vardır. Bazı uçuşlar kısa sürelerde gerçekleştirilebilirken, bazıları 13 saate varan bir zaman diliminde tamamlanabilir. Havacılık kuralları gereği kokpitte her zaman iki pilotun bulunması gerekmektedir.
Uçuş süreleri 8 saati geçen yolculuklar, uzun süreli yolculuklar olarak değerlendirilir. Bu uçuşlarda kokpitte yer alan iki pilotun haricinde uçucu ekibe bir veya iki pilot daha eklenir. Pilotlar, önceden belirlenmiş programa göre kokpitte her zaman iki kişi kalacak şekilde, kendileri için ayrılmış dinlenme yerlerinde istirahat ederler. Uçağın kalkışı ve inişi gibi iş yükünün ağır olduğu durumlarda, genelde tüm pilotlar kokpitte yerlerini alırlar. Bu zamanların dışında ise belirlenmiş program kapsamında sırayla dinlenerek, daha emniyetli bir uçuş için hazır hale gelirler.
6. Uçaklar geri geri giderken nasıl manevra yapıyorlar? Pilotlar arka tarafı nasıl görüyorlar?
Yolcu uçakları geri geri gidebilme kabiliyetine sahip değillerdir. Havaalanlarında uçuştan hemen önce, uçakların önünde yer alan küçük araçlar belirir. Bu araçlara push-back aracı denir. Push-back araçları, uçakları park halinde bulundukları noktadan çıkararak, geri geri itmek suretiyle piste çıkmaya hazır hale getirirler.
Bu işlem yapılırken, aracı kullanan operatör ile uçağın pilotu her zaman iletişim halindedir. Bu şekilde talimatlar doğru şekilde uygulanarak, uçak istenilen pozisyona getirilir. A380 gibi uçaklarda geri görüş kamerası yer almaktadır fakat genel olarak yolcu uçaklarının geri manevraları, push-back araçları sayesinde gerçekleştirilmektedir.
7. Otomatik pilot nedir?
Uçaklar teknolojinin en gelişmiş sistemlerini kullanan dev makinelerdir. Uçağın emniyetli bir şekilde uçmasını ve yere inmesini sağlamak pilotların sorumluluğundadır ancak onların da uçuş esnasındaki iş yükü oldukça ağırdır. Bu nedenle uçaklar, pilotların iş yüklerini azaltması ve zorlu şartlar altında gerekirse uçağı piste kadar getirebilmesi için otomatik pilot adı verilen bilgisayar sistemleri ile donatılmışlardır. Otomatik pilot sistemi, uçuş esnasında pilotların hava trafik kontrolleri ile çok daha verimli iletişim kurabilmelerine, yapılması gereken diğer görevlerine odaklanabilmelerine yardımcı olur.
Bu gelişmiş sistem, uçakların kalkışı dışında tüm adımlarda, devreye alınabilir. İnişin otomatik pilot tarafından gerçekleştirilmesi için ise uçakta bu teknolojinin olması yeterli değildir. Aynı zamanda inilecek hava limanında da otomatik aletli iniş sisteminin yer alması gerekmektedir.
8. Kara kutu nedir? Ne için kullanılır?
Kara kutular, özellikle uçak kazaları gerçekleştiğinde isimlerinden sıklıkla bahsedilen uçuş veri kayıt cihazlarıdır. Halk arasında kara kutu ismi verilen bu cihazlar, kazalar gerçekleştikten sonra yetkililere olayın nasıl gerçekleştiğine ait gerekli bilgileri sağlar. Birçok kazanın arkasında yatan sır perdesi, bu cihazlardan elde edilen veriler ışığında kalkmıştır. Kara kutular aslında isminde bahsedildiği gibi siyah renkte değil, kazadan sonra bulunmasını kolaylaştırmak için turuncu renkte üretilir. Verilerin güvenle saklanabilmesi için bu cihazlar yangın, su, şiddetli çarpışma gibi birçok dış etkene karşı dayanıklı malzemelerden yapılırlar.
Uçuş veri kayıt cihazları kokpitte yapılan tüm konuşmaları kayıt altına alır. Aynı zamanda uçağın yaptığı tüm hareketleri, motordan gelen verileri, uçuş aletlerinden gelen bilgiler gibi daha sayısız veriyi kayıt altına alırlar. Kaza gerçekleştiğinde ise bu kutular, kolay bulunabilmeleri açısından lokasyonlarını belli eden sinyaller göndermeye programlanmışlardır.
9. Yolcu uçakları ters uçabilirler mi?
Zaman zaman sosyal medyada ters dönmüş yolcu uçaklarının videoları paylaşılır. Bu durum her ne kadar ilgi çekici gözükse de teknik anlamda mümkün değildir. Yolcu uçakları, aerodinamik olarak, ters şekilde uçabilmek üzere tasarlanmamıştır. Uçakların dönüş yaparken ulaşabilecekleri maksimum açılar belirlidir. Bir uçağın ters uçabilmesi için ise 180 derecelik bir dönüş yapması gerekir ki bu yapısal olarak uçağın dayanabileceği bir açı değildir.
Buna rağmen tarihte bir defa böyle bir vakaya rastlanmıştır. 1985 yılında Çin Hava Yolları’na ait Boeing 747 yolcu uçağı, pilot hatası nedeni ile kısa bir süre ters uçmuştur. Uçağın normal şartlar altında 67 dereceye kadar dayanması gereken kanatları, 180 derecede oluşan tüm yüklere dayanmayı başarmıştır. Günümüz teknolojik uçakları ise bu tarz tehlikeli manevraları algılayarak, pilotları uyarabilme hatta gerektiğinde müdahale etme kapasitesine sahiptirler.
10. Uçuş esnasında uçağın tüm motorları durursa ne olur?
Yolcu uçakları gelişmiş teknolojiye ve genellikle iki adet motora sahiptirler. Bir yolcu uçağının her iki motorunun birden durma ihtimali oldukça düşük bir ihtimaldir. Böyle olmasına rağmen havacılık tarihinde nadir de olsa böyle olaylar yaşanmıştır. Pilotlar, uçuş esnasında uçakların iki motorunun birden durduğu zamanlarda, en azından motorlardan birini çalıştırmak için gerekli eğitimleri almış kişilerdir. Bazı durumlarda pilotların çabaları ile motorlardan biri çalışır duruma getirilir ve en yakın havaalanına iniş sağlanır.
Motorların hiçbir şekilde tekrar çalışmadığı hallerde ise uçak, kanatları sayesinde belirli bir mesafe boyunca süzülerek uçmaya devam edebilir. Bu süzülme işlemi esnasında, yakınlarda bulunan bir havalimanına güvenle iniş sağlayabilir. Eğer yakınlarda iniş yapılabilecek bir havaalanı yoksa pilot uçağı en az hasar alacağı şekilde deniz, nehir veya düz bir alana indirmeye çalışır.
*İngiltere’deki havacılık dersinde hocam bana şunu söylemişti: “Anything given enough space can fly” – İlk başta anlamamıştım. Daha sonra bana, “Çocukken elini arabadan çıkardın mı hiç?” dedi. O an ne demek istediğini anladım. Bu eylemi yaparken, elinizi rüzgara dik tuttuğunuzda bir şey olmazken, hafif eğim vererek yüzey alanını arttırdığınızda eliniz havaya doğru kalkardı. Çok güzel bir örnek olduğunu düşünmüştüm.
**Sully filmini izlemediyseniz mutlaka izleyin. Gerçek bir hikaye olması nedeniyle insan çok daha fazla etkileniyor.
Devamı gelecek…
bd